Kıdem tazminatı işçiler için büyük önem arz etmektedir. Çünkü işçinin çalıştığı her yıla karşılık bir brüt ücreti tutarında hesaplanan kıdem tazminatı, yüksek miktarlara ulaşabilmektedir. Haliyle yıllarca işyerine emek veren işçiler de, bu tazminatı almadan işten ayrılmak istememektedir.
Ancak kıdem tazminatı, işten ayrılan her işçiye ve her şartta ödenen bir tazminat değildir. Belirli şartların taşınması gerekir. Bunun ilk şartı, işçinin o işyerindeki kıdeminin en az bir yıl olmasıdır. Ama bu bile tek başına yeterli değildir. İşçinin iş sözleşmesinin, kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona ermesi de gerekir. Peki bu haller nelerdir?
İlk olarak, İş Kanununun 24üncü maddesine bakmak gerekir. Bu maddede sayılı hallerden birisine dayanarak işten ayrılan işçi kıdem tazminatı hak etmektedir. Kanunda ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı fiiller olarak geçen bu hallerde işçi, işverenin ya da işyerinin haksız bir fiili nedeniyle işten haklı bir şekilde ayrılmaktadır.
İşçiler için bu durum her zaman mümkün olmaz. Bazen işçiler işten istifa ederek ayrılırlar. Tıpkı KPSS’yi kazanan bir işçi örneğinde olduğu gibi. Bu işçi devlet memuru olmak için işten ayrıldığına göre, onun durumunu nasıl değerlendirmemiz gerekir?
İşte burada genel kural devreye girmektedir. Bu genel kural ise, haklı bir gerekçesi olmadan işten ayrılan yani istifa eden işçinin kıdem tazminatı alamayacağı kuralıdır. Kanunda özel olarak sayılan haller dışında, istifa eden işçi ne yazık ki kıdem tazminatı alamamaktadır. İşçinin isterse 10 yıllık kıdemi olsun ve bu işçi 10 yıl boyunca işverene sadakatle hizmet etmiş olsun yine de kıdem tazminatı alamaz. Çünkü kanun, işçinin istifa ederek ayrılmasını sadakat borcuna aykırı bir hal olarak görmektedir ve işçiye kıdem tazminatı ödenmemektedir.
Bütün bu açıklamalar ışığında, Kamu personeli seçme sınavını kazanarak memur olarak atanan işçi, istifa etmiş sayılacağından kıdem tazminatı alma hakkına sahip olamayacaktır. Memurluğu seçen ve sınavı kazanan bu adayların, tazminat alamayacaklarını bilerek karar vermeleri gerekir. Aksi takdirde sürprizlerle karşılaşarak üzülmeleri muhtemeldir.
Bir yanıt bırakın